
İsrail’in Saldırısı ABD’ye Nükleer Müzakerelerde Avantaj Sağladı
Uzmanlara göre İsrail’in İran’a saldırısı, ABD’nin nükleer görüşmelerdeki konumunu güçlendirdi ve diplomasi için stratejik bir fırsat yarattı.
Koordineli Operasyon Nükleer Müzakere Dengesini Değiştirdi
İsrail’in İran’ın nükleer ve askeri altyapısına yönelik hedefli askeri operasyonu, analistlere göre ABD için devam eden nükleer görüşmelerde nadir bir stratejik fırsat penceresi açtı. İsrail kuvvetlerince gerçekleştirilen ve Amerika ile yakın koordinasyon içinde olan bu saldırı, Tahran’a yeniden müzakere baskısı yapılmasında önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.
İsrail ordusu, ABD askerlerinin saldırıya doğrudan katılmadığını ancak operasyon boyunca savunma iş birliğinin devam ettiğini doğruladı. Özellikle İran’ın Cuma günü Tel Aviv’e düzenlediği füze saldırılarına ABD güçlerinin müdahale ederek destek vermesi, gerçek zamanlı istihbarat paylaşımı ve sürekli temasın operasyonun ayrılmaz parçası olduğunu gösterdi.
“Bu bir İsrail operasyonuydu,” diyen İsrail Savunma Kuvvetleri yetkilisi, “ama Amerikalılarla yakın koordinasyon içindeydik. Gerçek zamanlı istihbarat ve sürekli iletişim vardı.”
Mind Israel Başkan Yardımcısı Avner Golov, İsrail’in yaklaşımının, asgari ABD desteğiyle stratejik sonuçlar üreten sorumlu bir ortak modeli sunduğunu vurguladı. “ABD’yi işin içine çekmeye çalışmıyoruz — İsrail, sorumlu bir müttefikin nasıl olması gerektiğine dair doğru model: zorlu görevi üstlenmek, asgari destek istemek ve stratejik değer sunmak,” dedi. “İsrail bu sonucu sadece birkaç günde elde etti. Etkili ve disiplinliydi. Uzun bir savaşa girmek veya ABD’yi çekmek istemiyoruz.”
Artan Askeri Baskı ile Diplomatik Fırsat
ABD’li yetkililerden Robert Greenway, Trump’ın saldırıları tek taraflı İsrail operasyonu olarak nitelendirdiğini belirtti. Bu mesajlaşmanın, Amerikan varlıklarının İran’ın misillemesinden korunmasını hedeflediğini ancak ABD çıkarlarına yönelik bir saldırının dengeyi kökten değiştireceğini vurguladı. “Eğer ABD varlıkları saldırıya uğrarsa biz de dahil oluruz — İran, İsrail’le baş edemezken ABD ile asla baş edemez,” dedi Greenway.
Greenway, Trump’ın diplomatik çözümü ön planda tutmaya devam ettiğini ifade ederek, “Başkan, diplomatik bir çözüm istediğini açıkça belirtti. Bu konuda samimi olduğunu düşünüyorum, İranlıları iyi tanısa da. Başarı şansı az görünse de denenmeye değerdi,” dedi.
İsrailli analist Nadav Eyal, operasyonu kasıtlı bir “sert-kibar strateji” olarak nitelendirdi; İsrail askeri baskı uygularken, ABD ise diplomatik kazanım elde etmeye konumlanıyor. “Başkan aslında şunu söylüyor: İsraillilerden darbe aldınız, şimdi iyi bir anlaşma imzaladık ve yeni bir anlaşma yapmaya hazırız,” dedi Eyal.
Golov, İsrail’in kampanyasını üç ayaklı bir strateji olarak tanımladı: Gazze’de Hamas’ı hedef almak, İran’ın bölgesel vekil ağını etkisiz hale getirmek ve şimdi de doğrudan İran’ın nükleer programına darbe vurmak. “Son bir buçuk yılda her iki cephede de üstünlük sağladık. Şimdi üçüncü stratejik varlığa yönelik bir operasyon başlattık.” ABD’nin, İran’ın olası bir tırmanışına Amerikan tepkisiyle karşılık vereceğini net şekilde duyurmasının önemine dikkat çekti.
Greenway de zamanlamanın ABD lehine olduğunu belirtti. “Bu saldırıdan sonra, belki de müzakerelerin devam etmesi için bir kapı aralandı. Koşullar artık çok farklı. İran’ın kapasitesi dünden az — yarın ise daha az olacak. Bir noktada, bence, müzakere etmeyi tercih edecekler,” dedi.
Operasyon, Amerikan kararlılığını da ortaya koydu. İran İsrail şehirlerine füze fırlatırken, ABD güçleri saldırıların önlenmesinde destek verdi ve bu kararlılığı gösterirken gerilimi daha fazla tırmandırmadı. “Salt askeri açıdan bakıldığında, bu bir fırsat penceresi,” dedi Greenway. “Bu, İran’ın nükleer programına ve saldırı kapasitesine en büyük toplu darbe indirme fırsatımız.”
Başkan Trump yönetimi, önceki İran nükleer anlaşmasından, İran’ın uzun vadeli hedeflerini engelleyemediği gerekçesiyle çekilmişti. Analistler şimdi, ABD’nin sıkı şartlarla İran’a sivil nükleer enerji geliştirme izni veren ama askeri yetenekleri kesin şekilde yasaklayan yeni bir anlaşma önermek için en güçlü konumda olduğu görüşünde.
Golov son olarak, “Sonunda İran Amerikan teklifini kabul etmek zorunda kalacak — bu teklif şimdi masada olmalı,” dedi. Bölgedeki dengeler köklü biçimde değişirken, önümüzdeki günler İran’ın nükleer geleceğiyle ilgili diplomatik çabalar açısından belirleyici olabilir.