
Yargıç, Trump'ın Üçüncü Ülkeye Sınır Dışı Kararını Onayladı
Göçmenlerin Güney Sudan'a sınır dışı edilmesini durdurma talebi reddedildi; mahkemeler Trump'ın politikasına karşı anayasal gerekçeleri tartışıyor.
Federal Mahkemeler Sınır Dışı Davasında Karar Çatışması Yaşıyor
Massachusetts’teki bir federal yargıç, sekiz göçmenin Güney Sudan'a sınır dışı edilmelerini engelleme girişimini reddetti. Bu karar, Trump yönetiminin üçüncü ülkeye sınır dışı etme stratejisinde önemli bir dönüm noktası oldu. Adalet Bakanlığı, acil yasal başvuruların ardından göçmenlerin 4 Temmuz Cuma günü geç saatlerde Güney Sudan'a gönderileceğini bildirdi.
Küba, Laos, Meksika, Burma, Sudan ve Vietnam kökenli sekiz adam, sınır dışı edilmelerinin “zalim ve alışılmadık ceza” yasağına aykırı olacağını öne sürdü. Avukatları, aralarında cinayetten hüküm giymiş dört kişinin de bulunduğu grubun, güvenlik ve insani sorunlarla karşı karşıya olan Güney Sudan’a gönderilmesinin ciddi bir risk oluşturduğunu savundu.
Yüksek Mahkeme’nin Bostonlu Yargıç Brian Murphy’nin İç Güvenlik Bakanlığı’nı bu kişileri tutmakla yükümlü kılamayacağına dair kararı sonrası, göçmenler yeni talepler sundu. Yargıç Murphy nihayetinde taleplerini reddetti. Benzer şekilde, Washington’daki Yargıç Randolph Moss da sınır dışı işlemlerini yeni başvuruları incelemek için kısa süreliğine durdurdu; ancak daha sonra Boston’daki kararına uydu.
Anayasal ve Diplomatik Sonuçlar Tartışılıyor
Cuma günkü duruşmada, hükümet avukatları sınır dışıların mahkeme kararlarıyla sürekli ertelenmesinin diplomatik ilişkileri zora sokacağını, ABD'nin üçüncü ülkelerle yaptığı transfer anlaşmalarını da tehlikeye atacağını belirtti. Yönetimin yaklaşımı, göçmenlerin kendi ülkeleri yerine başka ülkelere gönderilmesini amaçlayan, Trump yönetimi tarafından yapılan anlaşmalara dayanıyor.
Yargıç Moss ise insan hakları açısından endişelerini dile getirerek, “Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin, insanları kasıtlı olarak fiziksel bütünlüklerinin tehlikede olacağı koşullara göndermesi, ister ceza olarak ister başkalarına mesaj vermek için olsun, neredeyse kendiliğinden açık şekilde kabul edilemezdir,” dedi.
Duruşma öncesinde altı hafta boyunca Cibuti’deki bir askeri üste tutulan sekiz göçmen, süregelen hukuki ve etik tartışmanın odağında yer alıyor. Trump yönetimi üçüncü ülke sınır dışı uygulamalarına devam ederken, ülke genelindeki mahkemeler anayasal korumalar, ABD’nin uluslararası hukuk yükümlülükleri ve göçmenler ile diplomatik ilişkiler üzerindeki etkileri değerlendirmek zorunda kalıyor.
Son karar sınır dışı işlemlerinin önünü açsa da, temel mesele henüz çözülmüş değil. Gelecekteki yasal itirazlar ve potansiyel politika değişiklikleri, tehlikeli ülkelere gönderilme riskiyle karşı karşıya olan göçmenlerin kaderini şekillendirebilir. Bu dava, ABD göçmenlik sisteminde yürütme yetkisi, yargı denetimi ve temel insan hakları arasındaki kalıcı gerilimi bir kez daha gözler önüne seriyor.