
Biden’ın Autopen Skandalı: Federal Soruşturmalar Büyüyor
Beyaz Saray, Adalet Bakanlığı ve Kongre, Biden’ın autopen kullanımıyla ilgili artan yetki ve zihinsel uygunluk endişeleriyle soruşturma başlattı.
Autopen Kullanımına Yönelik Federal Soruşturmalar Genişliyor
Beyaz Saray, Adalet Bakanlığı ve kongre komiteleri, Joe Biden’ın görev süresinde başkanlık işlemleri için autopen kullanımıyla ilgili kapsamlı soruşturmalar yürütüyor. Eski başkanın karar alma süreçlerinin yasallığı ve şeffaflığına dair tartışmalar giderek artarken, bu girişimler aylardır devam eden zihinsel yeterlilik ve yürütme yetkisinin kim tarafından kullanıldığına dair kaygıların ardından geldi.
Anayasa hukukçusu Randy Barnett, durumu “ABD tarihinin en büyük anayasal skandalı” olarak nitelendirerek tartışmayı alevlendirdi. Barnett, “Yürütmenin, zihinsel olarak yetersiz bir başkanın bilinmeyen yardımcıları tarafından sistematik olarak yönetilmesi, ABD tarihinin en büyük anayasal skandalıdır; bu, uygun yetki olmadan onun adına yapılan resmi işlemlerin yasallığını sorguluyor,” dedi.
Barnett’in açıklamaları, Biden’ın New York Times’a verdiği röportajda, toplu af ve ceza indirimi kararlarında imzasını autopen yoluyla yardımcılarına devretmesini savunmasına yanıt olarak geldi. Biden, büyük çaplı aflar için kriterleri onayladığını, ancak her ismi tek tek incelemediğini belirterek, “Her kararı ben verdim,” dedi ve “Çok fazla kişi vardı,” sözleriyle de süreci gerekçelendirdi.
Beyaz Saray, Adalet Bakanlığı ve Kongre’den Soruşturma
Beyaz Saray Hukuk Müşavirliği, Adalet Bakanlığı ile birlikte, yetkililerin açıkladığına göre, Biden’ın autopen kullanımıyla ilgili bir milyondan fazla belgeyi inceliyor. Soruşturmanın amacı, başkanlık işlemlerini kimin yetkilendirdiğini ve seçilmemiş personelin başkanın doğrudan onayı olmadan hareket edip etmediğini netleştirmek. Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, şimdiden 27.000’den fazla belgeyi teslim etti, yüz binlercesinin daha incelenmesi bekleniyor. Bir üst düzey yetkili, “Başkanın imzası dünyanın en önemli imzalarından biridir,” diyerek soruşturmanın önemini vurguladı.
Basın sözcüsü Karoline Leavitt, “Joe Biden, ülkemizin en kötü, en beceriksiz ve en bunamış başkanıydı. Joe Biden’ın, başkanlık yetkisini seçilmemiş solcu personelin yönettiği bir autopen’e devrettiği, ülkemizi mahveden korkunç kararlar almalarına izin verdiği yaygın olarak biliniyor,” dedi.
Aynı zamanda, Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesi Başkanı James Comer liderliğinde, eski üst düzey Biden yardımcılarının, başkanın zihinsel durumu ve Beyaz Saray personelinin rolü hakkında ifade vermesi için çağrılar ve celpler gönderildi. Comer’ın soruşturması, “Başkan Biden’ın açıkça görülen gerilemesiyle ilgili yeni detaylara” atıfta bulunarak, Biden yönetimi sırasında kilit kararları kimin aldığını ve başkanlık uygunluğunun 25. Değişiklik uyarınca yeniden gözden geçirilip geçirilmemesi gerektiğini ortaya çıkarmayı amaçlıyor.
Skandal, Siyasi ve Hukuki Tartışmayı Alevlendiriyor
NBC News’in, Comer’ın komite mektuplarındaki dijital imzası ile Biden’ın autopen vakasını kıyaslamasının ardından kamuoyu tartışması daha da kızıştı—Comer ve başkaları bu karşılaştırmayı hızla “elma ile armut” olarak nitelendirdi. Eleştirmenler, temel meselenin yalnızca mekanik imza kullanımı değil, Biden’ın personelinin onun bilgisi veya onayı olmadan işlem yapıp yapmadığı olduğunu savunuyor.
Biden’ın savunucuları, tüm işlemleri kendisinin yönlendirdiğini ve autopen’in verimlilik için kullanıldığını ileri sürerken, belgeler ve röportajlar özellikle aile üyeleri ve üst düzey yetkililer için yapılan toplu aflarda personelin önemli etkisi olduğunu gösteriyor. Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçiler ise, Beyaz Saray personelinin autopen’i kullanarak başkanın gerilemesini gizlediği ve şeffaflık veya hesap verebilirlik olmadan politika yürüttüğü iddiasıyla önceki yönetimi örtbas etmekle suçluyor.
Soruşturmalar devam ederken, Kongre, Beyaz Saray ve Adalet Bakanlığı, Biden dönemine ait başkanlık işlemlerinin sınırlarını ve meşruiyetini netleştirmeleri için baskı altında. Yasama organı, elde edilecek bulguların anayasal gözetim ve kamu güveni üzerinde geniş etkileri olabileceği uyarısında bulunuyor ve gelecekteki yönetimlerde başkanlık makamının daha iyi korunması için reformları değerlendiriyor.