Marjorie Taylor Greene, çocuklara yönelik cinsiyet geçişi uygulamalarını suç sayan bir yasa tasarısı sundu.

Çocuklara yönelik tıbbi müdahalelere ağır yaptırım teklifi

Temsilci Marjorie Taylor Greene, 2025 tarihli “Çocukların Masumiyetini Koruma Yasası”nı sundu. Bu yasa, reşit olmayan bireylerde cinsiyet geçişine yönelik hormon tedavisi veya cerrahi müdahaleler gerçekleştiren kişilere para cezası ve 10 yıla kadar hapis öngörüyor. Tasarıyı onlarca Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi üyesi destekliyor.

“Solcu aktivistler ve tıbbi kurumlar Amerika’nın çocuklarını tehlikeli ilaçlar, kalıcı sterilizasyon ve vücut bütünlüğünü bozan operasyonlarla hedef alıyor,” diyen Greene, bu uygulamaları “barbarca” olarak nitelendirdi ve sorumluların cezalandırılması gerektiğini savundu.

Tasarıda “kimyasal hadım” ifadesiyle, ergenlik engelleyiciler ile yüksek doz testosteron ve östrojen kullanımı kastediliyor. Müdahaleler, eyaletler arası ticaret ya da federal yetki alanları kapsamında gerçekleştiğinde yasa kapsamına giriyor.

Yalnızca fiziksel sağlık gerekçesiyle yapılan müdahalelere sınırlı istisna tanınıyor; zihinsel sağlık bozuklukları, özellikle cinsiyet disforisi, kapsam dışında bırakılmış durumda.

Komite süreci ve siyasi arka plan

Tasarı, Salı günü Temsilciler Meclisi Yargı Komitesi'nde görüşülecek. Greene’in ofisine göre, birçok Cumhuriyetçi yasa koyucu da tasarının eş sponsorları arasında yer alıyor.

Başkan Donald Trump da bu yılın başlarında çocuklara yönelik cinsiyet geçişi müdahalelerini hedef alan bir başkanlık emri imzalamıştı. Emirde, ABD’nin bu tür uygulamaları “finanse etmeyeceği, desteklemeyeceği, teşvik etmeyeceği” ve ilgili tüm yasaları sıkı şekilde uygulayacağı belirtilmişti.

Greene’in teklifi, Trump yönetiminin çizgisini yasalaştırmayı amaçlıyor ve reşit olmayan bireyler üzerindeki cinsiyet geçişi uygulamalarına karşı muhafazakâr tepkileri yasal zemine taşıyor. Eleştirmenler ise bu tür yasaların ayrımcı ve zararlı olduğunu savunuyor.

Yasa tasarısının ilerlemesiyle birlikte, trans bireylerin hakları, tıbbi etik ve devletin sağlık kararlarına müdahalesi gibi konular yeniden ulusal tartışmalara açılacak. Tasarının yasalaşması halinde anayasal haklar temelinde dava açılması muhtemel görünüyor.