Yayınlanma Tarihi: 18.06.2025 21:39 / Dünya Haberleri

İran, ABD Müdahalesine Karşı "Topyekûn Savaş" Tehdidinde Bulundu

İran, ABD Müdahalesine Karşı "Topyekûn Savaş" Tehdidinde Bulundu

İran, ABD’nin İsrail çatışmasına müdahalesi halinde "topyekûn savaş" tehdidinde bulundu. On yıllardır Amerikalılara yönelik saldırılar ve yeni İsrail hava saldırılarıyla kriz tırmanıyor.

İran’dan ABD’ye Sert Uyarı: Nükleer Anlaşmazlık Tırmanıyor

İran hükümeti, ABD’yi İsrail’le süren çatışmaya dahil olması durumunda bölge genelinde "topyekûn savaş" başlatmakla tehdit etti. İsrail’in, uranyum zenginleştirme altyapısını hedef alan hava saldırılarının ardından, İran Dışişleri Sözcüsü Esmail Baghaei televizyon röportajında, "Herhangi bir Amerikan müdahalesi bölgede topyekûn savaş için reçetedir" dedi.

İsrail savaş uçakları, Washington ile Tahran arasındaki diplomatik görüşmelerin tıkanmasının ardından, İran’ın uranyum zenginleştirme için kritik öneme sahip altyapılarını hedef aldı. Başkan Donald Trump, İsrail’in harekât zamanlamasını diplomasi için belirlediği 60 günlük süreye bağladı; İran’ın Cenevre Büyükelçisi Ali Bahreini ise kararlı bir duruş sergileyerek, "İhtiyacımız olduğu kadar zenginleştirilmiş uranyum üretmeye devam edeceğiz" diyerek ülkesinin tartışmalı nükleer programını sonlandırma taleplerini reddetti.

İsrail saldırılarına rağmen İranlı yetkililer nükleer çalışmalarının kesintisiz sürdüğünü açıkladı. İsrail ordusu, altı günde İran’daki 1.100’den fazla hedefin vurulduğunu; bunlar arasında büyük bir santrifüj üretim tesisi ve birçok silah deposunun yer aldığını duyurdu. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), İran’ın "savaş zamanı genelkurmay başkanı" Ali Şadmani’nin öldürüldüğünü de bildirdi. Operasyonun, İran’dan gelen tehditlerin ortadan kaldırılması ve Gazze’deki Hamas gibi vekil örgütlerle mücadele amacı taşıdığı belirtildi.

İsrailli yetkililer, İran’ın nükleer silah geliştirmesini önlemeyi hedeflediklerini, Tahran’ın uranyumu neredeyse silah seviyesine kadar zenginleştirmesinden endişe duyduklarını vurguluyor. ABD istihbaratı, İran’ın şu anda aktif olarak nükleer bomba yapmaya çalışmadığını düşünse de, uranyumun yüzde 60’a kadar zenginleştirilmesi Washington ve Kudüs’te tepki çekiyor.

On Yıllardır Süren İran Saldırıları Endişeleri Artırıyor

Mevcut kriz, İran ile ABD arasındaki uzun ve şiddetli geçmişin son bölümü olarak öne çıkıyor. Senatör Tom Cotton, İran’ın ABD, İsrail ve Batı çıkarlarına karşı başlattığı kampanyayı "sonsuz savaş" olarak tanımladı. On yıllar boyunca İranlı aktörler ve vekil güçler, Amerikalılara karşı yüzlerce kişinin hayatına mal olan bombalı saldırılar, adam kaçırmalar ve suikast planları düzenledi.

En bilinen olaylar arasında 1983’teki Beyrut bombalı saldırıları (241 ABD askerinin ölümü), 1996’daki Khobar Towers saldırısı (ABD mahkemesi İran’ı sorumlu buldu) yer alıyor. Pentagon raporları, Irak’ta 600’den fazla ABD askerinin ölümünden İran destekli milisleri sorumlu tutuyor. Son yıllarda, İran destekli vekil güçler, ABD üslerini insansız hava aracı ve füzelerle hedef aldı ve Ocak 2024’te can kaybı yaşandı.

Devam eden tehditler arasında, FBI ajanı Robert Levinson’un 2007’de kaybolması ve Başkan Trump’a yönelik suikast planı gibi adam kaçırma ve suikast girişimleri de var. ABD Adalet Bakanlığı yakın zamanda Amerikan vatandaşları ve liderlerine yönelik saldırılar nedeniyle İranlı ajanlara dava açtı.

ABD ve Müttefikleri Karar Aşamasında: Riskler Büyüyor

Kriz derinleşirken, Başkan Trump Orta Doğu’ya daha fazla askeri varlık göndermeye başladı ve İran’ın "tam teslimiyetini" talep etti. ABD’nin "İran üzerinde tam hava hakimiyetine" sahip olduğunu vurguladı. Beyaz Saray, İran’ı daha fazla tırmanışa karşı uyarırken, İsrailli liderler ise İran destekli vekillerin elindeki tüm rehineler serbest bırakılmadan dinlenmeyeceklerini ifade ediyor.

On yıllardır süren şiddet ortamında, bölge kritik bir dönemeçte. İran liderleri kararlı; nükleer programdan vazgeçmiyor ve uluslararası taleplere direniyor. İsrail ve ABD ise askeri ve diplomatik seçenekleri değerlendiriyor. Füze saldırıları, tehditler ve uyarılar artarken, Orta Doğu’nun güvenlik haritasını temelden değiştirebilecek bir çatışmanın yeni adımı için tüm dünya gözünü bölgeye çevirmiş durumda.