
Trump Yönetimi İran Krizinde İlk Büyük Dış Politika Testinde
İsrail İran'ı vururken, Trump'ın üst düzey yetkilileri ilk büyük dış politika sınavıyla karşı karşıya kaldı ve ABD'nin olası müdahalesi üzerine tartışma başladı.
Kritik Trump Yetkilileri Ortadoğu'daki Krizin Eşiğinde
Başkan Donald Trump yönetimi, İsrail’in İran’a yönelik önleyici saldırılarının ABD’yi doğrudan müdahaleye yaklaştırmasıyla ilk büyük dış politika sınavını yaşıyor. Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard ve Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karoline Leavitt, ABD dış politikasının geleceğini şekillendirecek bu uluslararası krize verdikleri yanıtlarla yoğun baskı altında.
Birçok muhafazakar tarafından övülen ancak tecrübesi eleştirilen yeni ulusal güvenlik ekibi, artık liderlik ve hazırlık anlamında belirleyici bir testle karşı karşıya. ABD’nin İran’a karşı askeri müdahale olasılığı ve küresel sonuçları, Amerikan ittifakları ve güvenlik çıkarları açısından büyük önem taşıyor.
Savunma Bakanı Hegseth Pentagon'un Hazırlığını Savundu
Pete Hegseth’in savunma bakanlığına atanması, bazı senatörlerin niteliklerini sorgulaması nedeniyle Senato’da yoğun tartışmalara yol açtı. Tüm eleştirilere rağmen Hegseth, seçkin bir üniversite mezunu ve ödüllü bir Ulusal Muhafız gazisi olarak "savaşçı kültürünü" yeniden tesis etmeye, hazırlık, liyakat ve standartlara odaklandığını vurguladı. Beyaz Saray Sözcüsü Anna Kelly, "Başkan Trump önde liderlik ediyor ve yüksek nitelikli bir ekip kurdu" dedi.
Hegseth, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi'nde asıl görevinin Pentagon'u her türlü çatışmaya hazırlamak olduğunu belirtti. ABD güçlerinin İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına katılıp katılmayacağına dair ayrıntı vermekten kaçındı ancak Savunma Bakanlığı’nın çeşitli seçenekler üzerinde çalıştığını söyledi. Hegseth, artan çatışmaları izlerken Trump ile Beyaz Saray’ın Durum Odası’nda yer aldı ve yönetimin tepkisinin aciliyetini gözler önüne serdi.
DNI Gabbard ve İstihbarat Değerlendirmeleri Göz Önünde
İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard da istihbarat alanındaki tecrübe eksikliği nedeniyle eleştirildi. Gabbard, onay sürecinde bağımsızlığını ve Anayasa'ya bağlılığını savundu. Mart ayında yaptığı bir açıklamada, ABD istihbaratının İran’ın şu anda aktif olarak nükleer silah geliştirmediğini tespit ettiğini, ancak ülkenin benzeri görülmemiş düzeyde uranyum stokladığını ifade etti.
Başkan Trump, Gabbard’ın bu ifadesini küçümseyerek, "Ne dediği umurumda değil. Bence neredeyse sahip olacaklardı" dedi. Yönetim yetkilileri ise Gabbard’ın açıklamalarının o dönemdeki mevcut istihbaratı yansıttığını ve İran’ın nükleer tehdidi konusunda Trump ile aynı çizgide olduklarını vurguladı.
Basın Sözcüsü Leavitt Uluslararası İlk Testte
ABD tarihinin en genç basın sözcüsü Karoline Leavitt, bugüne dek iç politika savunusuyla tanınıyordu. İsrail–İran çatışması ile ilk büyük uluslararası kriziyle karşılaşan Leavitt, ABD'nin olası müdahalesine ilişkin yönetimin duruşunu açıklamakla görevlendirildi. Çatışmaların tırmanmasının ardından yapılacak ilk basın toplantısı büyük ilgiyle bekleniyor.
Alevlenen İran nükleer krizi, Trump’ın üst düzey yetkilileri için dönüm noktası olarak görülüyor. Önümüzdeki günlerde alınacak kararlar ve yapılacak açıklamalar, hem ABD’nin Ortadoğu’daki rolünü hem de bu isimlerin kritik bir dış politika dönemindeki liderlik mirasını belirleyecek. Başkan Trump tüm seçenekleri değerlendirirken, dünya yönetimin askeri müdahaleye mi yoksa diplomatik çözüm yollarına mı yöneleceğini merakla izliyor.