
Yüksek Mahkeme, Vatandaşlık Davasında Tedbir Kararlarını Daralttı
ABD Yüksek Mahkemesi, Trump’ın doğum yeri vatandaşlığı kararına ilişkin davada alt mahkeme tedbirlerini sınırlandırarak büyük tartışma başlattı.
Yüksek Mahkeme’den Geniş Kapsamlı Tedbirlere Sınırlama
ABD Yüksek Mahkemesi, cuma günü aldığı önemli bir kararla alt federal mahkemelerin ülke genelinde geçerli tedbir kararları verme yetkisini sınırladı. 6'ya 3 oyla kabul edilen bu karar, Başkan Donald Trump’ın doğum yeri vatandaşlığı uygulamasını sonlandırmaya yönelik başkanlık emriyle ilgili hukuki mücadelenin ortasında geldi ve ülke genelinde siyasi ve hukuki tartışmalara yol açtı.
Karar, MSNBC sunucusu Symone Sanders Townsend dahil birçok yorumcudan sert eleştiriler aldı. Sanders Townsend, kararı “akıl almaz” olarak nitelendirerek temel Amerikan ilkelerinin sorgulanmasının tehlikelerine dikkat çekti.
Çoğunluk Kararı Hukuki Yola Odaklandı
Yüksek Mahkeme'nin görüşünde, davanın esas değil, başvurulan hukuki yol ile ilgili olduğu vurgulandı. Çoğunluk adına yazan Yargıç Amy Coney Barrett, “Başvurular, Başkanlık Emrinin Vatandaşlık Maddesi veya Milliyet Yasası’nı ihlal edip etmediği sorusunu gündeme getirmiyor ve biz de bu konuda görüş bildirmiyoruz. Önümüzdeki konu, 1789 Yargı Yasası uyarınca federal mahkemelerin evrensel tedbir kararı verme yetkisi olup olmadığıdır,” dedi.
Bu karar, alt mahkemelerin ülke çapında uygulanan tedbir kararlarını artık yalnızca sınırlı durumlarda verebileceği anlamına geliyor. Bunun, Trump’ın doğum yeri vatandaşlığı kararına nasıl uygulanacağı ise belirsizliğini koruyor.
Hukukçular, pratikte ciddi bir belirsizlik olduğunu vurguladı. Slate yazarı Mark Joseph Stern, vatandaşlığın ebeveyn statüsüne ya da evraklarına bağlı olmasının vatandaşlık hakkını kaotik hale getireceğini söyledi. “Devlet bunu değiştirdiğinde ve kaotik yeni bir sistem getirdiğinde, vatandaşlık hakkı herkes için karmaşık bir hale gelir,” dedi.
MSNBC sunucusu Michael Steele da mevcut hukuki ortamın bilinçli olarak oluşturulduğu endişesini dile getirdi.
Vatandaşlık ve Hukuki Strateji Açısından Sonuçlar
Yüksek Mahkeme’nin kararı, Maryland, Massachusetts ve Washington’daki federal mahkemelerden gelen ve Trump’ın vatandaşlık kararına karşı verilen ülke çapında tedbir kararlarını içeren davaların birleştirilmesiyle ortaya çıktı. Yönetim, böylesine kapsamlı adımların uygun olmadığını savunmuş ve alt mahkeme yetkilerini kısıtlamaya çalışmıştı.
Mahkeme, başkanlık kararının anayasaya uygunluğuna ilişkin bir karar vermemekle birlikte, kararın yönetimin hukuki stratejisi açısından zafer olarak görüldüğü değerlendiriliyor. Karar, gelecekte federal yargıçların ülke genelinde yeni hükümet uygulamalarını engellemesini zorlaştırabilecek bir emsal oluşturuyor.
Tartışmalar sürerken, Trump’ın doğum yeri vatandaşlığı kararının nihai akıbeti hala belirsizliğini koruyor. Hukukçular, daha fazla dava ve temyiz beklerken, karar yargı gücünün kapsamı ve ABD Anayasası'nda vatandaşlık haklarının korunmasına ilişkin acil tartışmalara yol açtı.