Yayınlanma Tarihi: 24.06.2025 00:07 / Dünya Haberleri

Clinton Dönemi Danışmanı Trump’ın Cesur İran Hamlesini Övdü

Clinton Dönemi Danışmanı Trump’ın Cesur İran Hamlesini Övdü

Eski Clinton danışmanı, Trump’ın kararlı İran eylemini övdü; Harris’in aynı kararlılığı göstermeyeceğinden şüpheli; iki partiden de destek geldi.

Eski Clinton Yetkilisinden Trump’ın İran Kararına Partilerüstü Övgü

Amerikan siyasetinde nadir görülen partilerüstü bir destekle, eski bir Clinton yönetimi yetkilisi partisine ters düşerek Başkan Donald Trump’ı İran’a karşı aldığı cesur askeri karar nedeniyle övdü. Başkan Bill Clinton döneminde Ulusal Güvenlik Konseyi’nde ve Joe Biden’ın senatörlüğünde Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde görev yapan Jamie Metzl, sosyal medyada Trump’ın liderliğini ve Operation Midnight Hammer’ın hassasiyetini öne çıkararak kamuoyu önünde takdir etti.

Metzl’in hafta sonu yaptığı paylaşımlar, Trump ve eski Başkan Yardımcısı Kamala Harris arasında keskin karşılaştırmalar içeriyordu. Trump’la birçok konuda anlaşmadığını belirten Metzl, “Kör bir taraftar değilim ve Başkan Trump’ı dün gece Amerika’nın temel çıkarlarını korumak adına gösterdiği cesur ve kararlı adımlar için açıkça övebilirim.” dedi. Harris’in başkan olsaydı böyle bir operasyona onay verecek cesarete ya da dirayete sahip olmayacağını öne sürdü.

İran Saldırılarına İki Partiden Destek

Metzl’in övgüleri, New Jersey’li Demokrat Temsilci Josh Gottheimer ve Pennsylvania’lı Demokrat Senatör John Fetterman gibi diğer siyasetçilerden de destek buldu. Gottheimer, İran’ın nükleer programının imha edilmesini “Orta Doğu’da nihai barış için gerekli” olarak nitelerken, Fetterman İran’ı “terörizmin en büyük devlet destekçisi” olarak tanımladı ve ülkenin nükleer silah elde etmemesi gerektiğini vurguladı.

Benzer şekilde, genellikle Trump’ı eleştiren köşe yazarları Bret Stephens ve David French de alınan kararın “cesur ve doğru” olduğunu belirtti. Metzl, genel olarak Harris’i liderlik vasıfları açısından daha iyi bulduğunu yineledi ancak bu anın olağanüstü kararlılık gerektirdiğini, Trump’ın da bunu karşıladığını ifade etti.

“İran, 46 yıldır ABD ile savaş halinde. Rejim, binlerce Amerikalıyı öldürdü. ‘Amerika’ya ölüm’ sloganı sadece sözde değil, ideolojisinin temelinde.” diyen Metzl, İran’ın nükleer silah inşa ederek ABD ve müttefiklerini tehdit etmeye çalıştığını ve bu tür askeri eylemlerin riskli olsa da Amerikan çıkarlarını ve küresel güvenliği korumak için gerekli olduğunu vurguladı.

Operation Midnight Hammer: Taktiksel Başarı

Başkan Trump, cumartesi akşamı İran’a yapılan saldırıları beklenmedik şekilde sosyal medya üzerinden duyurdu ve bu açıklama birçok gözlemciyi şaşırttı. Operasyon, Fordow, Natanz ve İsfahan’daki üç önemli İran nükleer tesisini hedef aldı ve Savunma Bakanı Pete Hegseth ile Genelkurmay Başkanı Dan Caine’in vurguladığı gibi, gizlilik ve yanıltma taktikleriyle gerçekleştirildi. Hegseth, B-2 bombardıman uçaklarının görevini “tarihi” olarak niteledi.

Trump, önemli ulusal güvenlik danışmanlarıyla birlikte yaptığı açıklamada, operasyonun “olağanüstü bir askeri başarı” olduğunu ve amacının “İran’ın nükleer zenginleştirme kapasitesinin yok edilmesi ve dünyanın bir numaralı devlet destekli terör tehdidinin sona erdirilmesi” olduğunu belirtti. Başkan, saldırıların İran’ın barış masasına oturması için baskı oluşturduğunu ifade etti.

Operation Midnight Hammer, bölgesel gerilimin yükseldiği ve nükleer görüşmelerin tıkandığı bir dönemin ardından geldi. İsrail Başbakanı Netanyahu, İran tehdidini İsrail’in varlığı için büyük bir tehlike olarak göstererek saldırıların zorunlu olduğunu savundu. ABD’nin operasyonu, İran’ın nükleer hedeflerini sona erdirmeyi ve dünyaya güçlü bir mesaj vermeyi amaçladı.

Tartışmalar Sürüyor, Ancak Nadir Bir Birliktelik Görüldü

Trump’ın eylemine yönelik bu nadir iki partili övgüye rağmen, eleştiriler de eksik olmadı. Alexandria Ocasio-Cortez ve Thomas Massie gibi isimler, yönetimin Kongre’yi devre dışı bıraktığını savundu. Ancak, bu nadir anlık birliktelik operasyonun önemini gözler önüne serdi.

ABD ve müttefikleri saldırıların etkilerini değerlendirmeye devam ederken, yürütmenin sınırları ve Orta Doğu’da güvenliğin nasıl sağlanacağı konusundaki tartışmalar sürecek. Ancak Trump’ın kararı, hem askeri hem de siyasi anlamda ABD’de yeni bir dönüm noktası yarattı ve beklenmedik isimleri aynı noktada buluşturdu.