
Trump’ın olağanüstü yetki kullanımı endişe yaratıyor
Temsilci Troy Carter, Trump’ın olağanüstü yetki kullanımının ABD demokrasisini ve anayasal denetimleri tehdit ettiğini belirtti.
Rekor seviyedeki yetki ilanları anayasal kaygılara yol açıyor
Göreve dönüşünün ilk 100 gününde Başkan Donald Trump, sekiz kez olağanüstü hâl yetkisini kullandı — bu sayı, modern başkanlar arasında en yüksek oran. Enerji krizine dair bir “ulusal acil durum” ilanından, ticaret açığını ulusal güvenlik tehdidi olarak göstermeye kadar birçok başlık, hukukçular ve milletvekillerinin tepkisini çekiyor.
Temsilciler Meclisi Enerji ve Ticaret Komitesi üyesi olan Troy A. Carter Sr., başkanın bu yaklaşımını açıkça eleştirerek yetkinin kötüye kullanıldığını belirtti. “Trump’ın olağanüstü yetkileri aşırı kullanması bir güç istismarıdır,” diyen Carter, başkanın Kongre’yi devre dışı bırakıp yasaları tek taraflı şekillendirdiğini vurguladı.
Uzmanlar, olağanüstü yetkilerin yalnızca gerçek kriz durumlarında geçici esneklik sağlamak amacıyla tasarlandığını belirtiyor. Brennan Adalet Merkezi’nden Elizabeth Goitein, bu yetkilerin yasaları keyfi şekilde yeniden yazmak için kullanılmaması gerektiğini vurguladı.
Hukuk akademisyenleri, bu kadar sık ve kapsamlı olağanüstü hâl ilanlarının tehlikeli sonuçları olabileceği konusunda uyarıyor. Princeton Üniversitesi’nden Kim Lane Scheppele, bu stratejinin otoriter rejimlerde görülen eğilimlere benzediğini söyledi. “Bu, yürütme gücünde tam gaz gitmektir,” şeklinde konuştu.
Scheppele’ye göre esas tehlike, yürütme yetkisinin aciliyet bahanesiyle denetimsiz hâle gelmesidir. Trump, iki döneminde toplam 21 ulusal acil durum ilan etti — bu sayı, seleflerinin neredeyse iki katı. Eleştirmenler, bu uygulamaların yasama organını baypas ettiğini ve anayasal sınırları zorladığını söylüyor.
Beyaz Saray ise bu yetkilerin mahkemeye taşınması durumunda davayı Yüksek Mahkeme’ye kadar götürmeye hazır olduğunu açıkladı. Böyle bir zafer, yürütme erkinin yetkilerini kalıcı olarak genişletebilir ve gelecekteki başkanlara Kongre onayı olmaksızın kapsamlı adımlar atma imkânı tanıyabilir.
Temsilci Carter, bu eğilime karşı durmanın anayasal görevi olduğunu belirtti. “Anayasayı koruma yemini ettiğimin farkındayım,” dedi ve bu “güç suistimaline ve hukuk devletine karşı açık ihlale” karşı mücadeleye devam edeceğini duyurdu.
Ayrıca, ülkenin kurucularının, gücün tek elde toplanmasının doğurabileceği tehlikeler konusunda uyarıda bulunduğunu hatırlattı. “Kurucularımız, kontrolsüz olağanüstü yetkilerin despotizme giden kısa yol olduğunu biliyordu,” diyen Carter, güçler ayrılığına yeniden bağlılık çağrısı yaptı ve bu ilkenin aşınmasının ABD’nin demokratik temelini tehdit edebileceğini belirtti.
Yürütme yetkisinin sınırları konusundaki tartışmalar büyürken, hukukçular ve milletvekilleri bugünkü uygulamaların gelecekteki başkanlar için tehlikeli bir emsal oluşturabileceği konusunda uyarıyor.