
USAID Yetkilileri Büyük Rüşvet Skandalında Suçunu Kabul Etti
Federal soruşturma, USAID'de 550 milyon dolarlık rüşvet skandalını ortaya çıkardı; dört sanık suçunu kabul ederken kurum tarihi bir yeniden yapılanmayla karşı karşıya.
USAID'i Sarsan Dev Rüşvet Skandalı
Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID), üst düzey bir ihale yetkilisi ve üç iş insanının toplam 550 milyon dolarlık bir dolandırıcılık operasyonu yürüttüklerini itiraf etmelerinin ardından büyük bir rüşvet skandalının merkezinde yer alıyor. Adalet Bakanlığı (DOJ), eski USAID ihale yetkilisi Roderick Watson'ın (57) kamu görevlisinin rüşveti suçunu kabul ettiğini duyurdu. Savcılığa göre plan 2013'te başladı ve yıllarca süren kapsamlı ödemeler, gizli aktarımlar ve sahte iş uygulamaları içerdi.
DOJ belgelerine göre, yüklenicilerden Walter Barnes (Vistant'ın sahibi) ve Darryl Britt (Apprio'nun sahibi), yasa dışı işlemleri gizlemek için taşeron Paul Young üzerinden rüşvet aktardı. DOJ, Barnes ve Britt'in Watson'a nakit para, dizüstü bilgisayar, pahalı NBA biletleri, kulüp düğünü, konut kredisi avansları, cep telefonu ve hatta akrabaları için iş sunduğu bir yolsuzluk modeli olduğunu açıkladı. Bu rüşvetlerin çoğu, paravan şirketler, sahte faturalar ve yanlış bordro kayıtlarıyla gizlendi; Watson’ın 1 milyon dolardan fazla yasa dışı menfaat elde ettiği iddia edildi.
Skandal, USAID’in ihale süreçlerine dikkat çekti. Kasım 2023'te Vistant, diğer ortaklarla birlikte, Orta Amerika’dan düzensiz göçün kök nedenlerini ele almayı amaçlayan 800 milyon dolara kadar çıkabilen bir sözleşme kazandı. Ancak kurum, Vistant’ı “iş dürüstlüğü veya bütünlüğü eksikliği” nedeniyle uygun bulmayınca sözleşme iptal edildi. Ortak girişim ise bu karara karşı açtığı davayı kazanarak Ağustos 2024’te sözleşmeyi geri aldı ve 10.000 dolar tazminat aldı.
Kurumda Yeniden Yapılanma ve Siyasi Sonuçlar
Bu dava, Kamu Verimliliği Dairesi’nin (DOGE) federal kurumlarda israf, yolsuzluk ve suistimalleri ortadan kaldırma çabalarının bir parçası olarak ortaya çıktı. USAID, programlarının yüzde 83’ü kesilerek ve temel fonksiyonları Dışişleri Bakanlığı’na devredilerek bu çabaların başlıca hedeflerinden biri oldu. Kurumun web sitesi kapatıldı, çoğu çalışan ise idari izne çıkarıldı.
Eleştirmenler, USAID’in yurtdışındaki çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DEI) projeleri ve terör bağlantılı şahıslara sağlanan iddia edilen fonlar gibi bazı harcamalarını uzun süredir sorguluyor. Raporlar, ABD fonlarının bazı tartışmalı projelere ve hatta daha sonra aşırılık yanlısı faaliyetlerle ilişkilendirilen kişilere gittiğini ortaya koydu. Bu yeniden yapılanma, dünya genelinde hassas topluluklara zarar verileceği gerekçesiyle Demokrat siyasetçiler ve uluslararası yardım savunucuları tarafından protesto edildi.
Tüm eleştirilere rağmen yetkililer, bu sıkı denetimi savundu. “Hükümet programlarındaki yolsuzluğa asla tolerans gösterilmeyecek,” dedi USAID Soruşturma Dairesi Başkan Yardımcısı Sean Bottary. “Watson, güven konumunu kişisel çıkarı için suistimal etti; yüklenici firmalar ise bir ‘parayla iş alma’ sistemi kurdu.” Adalet Bakanlığı Ceza Dairesi Başkanı Matthew R. Galeotti ise şu açıklamayı yaptı: “İyi ve etkin yönetişimden yana olan herkes, USAID gibi kurumlarda israf, yolsuzluk ve suistimal konusunda endişe duymalıdır.”
Hukuki süreç devam ederken, skandal dış yardımlar, denetim ve hesap verebilirlik konusunda yeniden bir tartışma başlattı. Adalet Bakanlığı ve USAID Başmüfettişliği, ABD yardım programlarında güveni yeniden tesis etmek ve yolsuzlukla mücadeleye kararlı olduklarını vurguluyor. Kurumun gelecekteki işleyişi ve fonlama yapısı ise halen gözden geçiriliyor.