
Pulitzer Ödüllü Gazeteci: Superman, Doğuştan Vatandaşlık Olmadan Var Olamazdı
Pulitzer ödüllü gazeteci, Trump'ı Lex Luthor'a benzetiyor ve Superman'in "doğuştan vatandaşlık olmadan var olamayacağını" söylüyor.
Editoryal, Göçmenlik Tartışmaları Arasında Trump’ı Süper Kötüye Benzetiyor
Pulitzer ödüllü gazeteci Jose Antonio Vargas'ın ortak kaleme aldığı Hollywood Reporter'daki bir makale, Başkan Donald Trump’ı DC Comics’in ikonik kötüsü Lex Luthor’a benzeterek göçmenlik tartışmasına yeni bir boyut kazandırdı. Makalede, Superman’in temelinde bir göçmen olduğu ve varlığını ABD'deki doğuştan vatandaşlık ilkesine borçlu olduğu vurgulandı.
Vargas ve Andrew Slack’in yazdığı makale, yeni ‘Superman’ filminin yönetmeni James Gunn’ın Superman’in hikayesini siyasi bir göçmen anlatısı olarak nitelendirmesine yanıt niteliğinde. Yazarlar, “Gerçeği siyasallaştıramazsınız,” diyerek, “Superman 87 yıldır ‘yasadışı bir göçmen’ – 2013’te başlattığımız ‘Superman Bir Göçmendir’ kampanyasıyla Amerika’ya bunu hatırlattık,” ifadelerini kullandılar.
Editoryal, Superman’in kökenlerine değiniyor: 1938’de Yahudi göçmen çocukları Jerry Siegel ve Joe Shuster tarafından yaratılan Superman (Kal-El), bir mülteci olarak Dünya’ya gelir, Kansas’ta bir aile tarafından evlat edinilir ve Amerikan ideallerinin bir sembolü haline gelir. Gunn, Sunday Times’a verdiği röportajda, “Superman Amerika’nın hikayesidir, başka yerlerden gelen ve ülkeyi dolduran bir göçmen; ama bana göre, bu en çok temel insani nezaketin bir değer olduğu ve kaybedildiği bir hikaye,” dedi.
Slack ve Vargas, Superman’in göçmen kimliğinin karakterin merkezinde olduğunu, kahramanın geçmişteki hikayelerde ırkçılık, faşizm ve yabancı düşmanlığıyla mücadele ettiğini belirtiyor. Ayrıca, Superman’in varlığının ABD’de 1868’den beri Anayasa’nın 14. Değişikliği ile korunan doğuştan vatandaşlık hakkına bağlı olduğunu, ancak bu hakkın Trump yönetiminin göçmenlik politikaları tarafından hedef alındığını savunuyorlar.
Makale, “Bugün, o yabancı sınır dışı edilirdi. Aslında, doğuştan vatandaşlık olmasaydı Superman hiç var olamazdı. Jerry Siegel ve Joe Shuster, Cleveland’da doğan Yahudi göçmen çocukları olarak vatandaşlıktan çıkarılır ve Nazi kontrolündeki Avrupa’ya gönderilirdi – asla bilmedikleri bir ülkede kesin ölüme. Jerry ve Joe yoksa Superman de yok. Superman yoksa süper kahraman türü de yok,” diye yazıyor.
Ayrıca yazıda, DC Comics’in 1986’da Lex Luthor’un yeniden tasarımında Trump’tan ilham aldığı, Luthor’un çizgi romanda başkan olup “yabancı karşıtı bir gündem” izlediği iddia ediliyor. Yazarlar, “Kimse, gerçek Başkan Trump’ın aynı senaryoyu takip edeceğini hayal etmemişti,” diyor.
Yüksek Mahkeme, yakın zamanda alt mahkemelerin Trump’ın doğuştan vatandaşlığı hedef alan kararını engelleme yetkisini kısıtlasa da, federal mahkeme bu karara tedbir koydu. Bu anayasal hakkın ülke genelinde hararetli tartışmalara yol açtığı ve milyonlarca insanı etkileyebileceği ifade ediliyor.
Slack ve Vargas, Superman’in Amerika’nın vicdanı olmaya devam ettiğini – umudun, kapsayıcılığın ve korkuya karşı direnişin bir simgesi olduğunu – belirterek, gerçek tehlikenin, karakterin nesiller boyu temsil ettiği değerlerin aşındırılması girişimlerinden geldiğini vurguluyor.